BİR ARMANIN TÜKENİŞİ!
İyi futbol oynamayan Galatasaray,
Süper Lig’de şampiyon oldu.
4. yıldızı taktı.
Prandelli varken Avrupa’da gelenden gidenden 4 yiyen takım,
Tek bir yere hamle yapıp hocayı değiştirip
Hamzaoğlu ile 4. yıldızı taktı.
Avrupa’da kedi olan Türkiye’de aslan oldu.
Prandelli haklıymış. Şampiyonlar Ligi’nde 4 yedikleri maçlardan sonra ısrarla “4. Yıldızı takacağız” demişti de kimse inanmamıştı adama…
Hakikaten gülüyorduk açıklamalarına…
Fenerbahçe, Başakşehir deplasmanında berabere kalınca,
Galatasaraylılar, şampiyonluğun sevincini yaşadı.
Birçok şehirde Galatasaraylılar, sandıktan formaları ve bayrakları çıkarıp,
Sokaklara döküldüler.
Manisa’da da,
Şampiyonluğun ilan edildiği gün,
Yüzlerce araç konvoyu caddelerdeki yerini almıştı bile…
Galatasaray’ın şampiyonluğu için kornalar çalıyordu.
Şehir çılgınlar gibi Sarı-Kırmızı diye inliyordu.
2-3 aylık kundaktaki bebeğe bile forma giydirenlerden tutun, aileler, genç delikanlılar, genç kızlar, yaşlı amcalar, teyzeler, ablalar, 7’den 77’ye Manolya’ya akmıştı.
Yakılan meşalelerle yapılan tezahüratlarla,
Son model arabaların camlarından çıkarak bayrak sallamalarla ezeli rakiplere göndermeler vardı.
Bir kere şuna eminim;
Şampiyonluğu kutlayan onbinlerce Manisalının yüzde 99’u hayatlarında bir kez olsun Arena’da Galatasaray’ın maçını izlememişlerdir.
Gazete, dergi ve TV’lerle sevgisi aşılan futbolcuyu hocayı yönetimi bir kez olsun görmemişlerdir.
Ama coşuyorlar işte!
Aradan çok değil bir hafta geçti.
Galatasaray son maçta Rize’de oynuyor.
Türk futbol tarihinde 4. Yıldızı ilk kez takan takımın maçında tribünlerde yeller esiyor.
Aaaa!
Bir bakıyorsun, bir hafta önce sevinen Manisalı Galatasaraylılar,
Akşamına yine Manolya Meydanı’na akmış.
Neymiş?
Lig bitti!
Bir kutlama daha yapılacakmış!
Yine kornalar, yine meşaleleler, yine aynı sevinç görüntüleri…
Bir haftada iki kez aynı başarıya sevinen Manisalı Galatasaraylılar…
Hadi ilkini anlarsın da ikincisi noluyor yahu?
Türkiye Kupası’nı da alırsa üçüncü kez kornalara basıp sevinecekler.
Düşünün!
Galatasaray şampiyon oluyor; ama İstanbul’da kupayı kaldırıyor.
Bu başarı tüm Türkiye’ye yayılmış bir başarı değil.
İstanbul şehrinin bir takımının başarısı bu!
Üstü açık otobüslerle orada tur atılacak.
Yönetimi futbolcusu taraftarı canlı canlı kupaya dokunacak.
Size noluyor yahu?
Bu anlamsız coşku niye?
Bu eğlence niye?
Türkiye’de Anadolu takımlarına karşı lige katılım ve TV gelirlerinde 5-0 önde başlayan üç büyük diye tabir edilen takımlar, nedense Avrupa’da nal topluyor.
Anadolu takımı hüviyetinde oluyorlar.
İspanya Ligi’nin mütevazı takımı Sevilla kadar olamıyorlar.
Adamların son 9 sezonda 4 UEFA Kupası Şampiyonluğu oldu beyler!
Sevilla şehri bunu nasıl başarıyor?
Şehrinin desteğiyle elbette!
Sevilla!
Futbol olmasaydı elin İspanya’sındaki Sevilla şehrini kim tanırdı be!
Geçenlerde şehirden stada yansıyan kutlamaları izledim.
İmrendim yahu!
Oradaki başarı hem şehrin hem İspanya’nın başarısıdır.
Bunu iyi ayırt etmek gerekir.
“Başlığı bir armanın tükenişi! diye attın Galatasaray’ın şampiyonluğundan, UEFA’dan Sevilla’dan bahsediyorsun” diyenleri duyar gibiyim.
Gelelim sadede.
Ben;
Bir zamanlar o Galatasaray’ı Manisa’ya tıpış tıpış getiren üzümlü armanın tükenişinden bahsediyorum işte!
Mutlaka önünün açılması gerektiğine inandığım,
Türk futbolunun yarım asırlık çınarının tükenişinden bahsediyorum.
Göz göre göre Spor Toto 2. Lig’e düşürülen armadan bahsediyorum.
Başarısızlığını kabullenmeyenlerin, verdiği sözleri tutmayanların düşürdüğü armadan bahsediyorum.
Profesyonel takımı amatör takıma çevirenlerin yönettiği armadan bahsediyorum.
Kentin ileri gelenlerinin umursamadığı armadan bahsediyorum.
Parti logosunun gerisinde bırakılan armadan bahsediyorum.
Neyse…
Belki bir gün bu yanlışlar düzeltilir de bir Sevilla gibi oluruz.
Benimkisi de bir umut işte!